“Yeni bir dünya düzeni kurulur Türkiye de bu düzende yerini alır…”
İsmet İnönü’nün bu veciz sözü siyasilere kalan en önemli miraslardan biridir belki.
Ne zaman küresel düzeyde bir dalgalanma olsa, Türkiye emperyal bir güç tarafından zorlansa, oluşturulan uluslararası birliklerden dışlansa ya da ağırlığını kaybetse imdada bu söz yetişir.
Türkiye’nin daha yakın zamandaki BRICS denemesi bu mantığın bir izdüşümü olarak görülebilir pekâlâ.
Şu açık ki uzun zamandır yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Suriye’deki rejimin değişmesi, Rusya Ukrayna savaşı, NATO’nun gittikçe yok hükmünde bir güce dönüşmesi, BM’nin sadece kâğıt üstünde kalan misyonu, Çin’in her geçen gün ABD’yi bile tahtından edecek bir şekilde ben buradayım demesi, AB’nin uğruna milyonlarca can feda ettiği değerlerden uzaklaşıp hızla faşizan eğilimlerin hakimiyet kazanması gibi daha onlarca örnek o düzenin geldiğini herkese gösteriyordu.
Görmek istemeyen gözlere, işitmek istemeyen kulaklara da Trump’ın başkanlığı sonrası kökten ve baş döndürücü bir hızda değişen ABD politikası gösterdi.
Trump’a göre sadece Çin değil, sadece Kuzey Kore ya da İran değil, tüm dünya ABD’nin düşmanı, herkes ABD’yi sömürüyor ve bu böyle gitmeyecek.
Kanada’ya posta koyuyor, Meksika’ya posta koyuyor, Almanya’dan Romanya’ya tüm Avrupa ülkelerine ve hatta bu ülkelerin oluşturduğu birliklere posta koyuyor, düne kadar politika birliği, hatta kader birliği yaptığı ülkelerle açıktan mücadele başlatıyor.
Bir tek İsrail istisna. Netanyahu’nun hayallerinin bile ulaşmayacağı bir İsrailcilik yaparken dünyanın geri kalanına savaş açıyor ve yeni dünya düzenini ilan ediyor.
Düne kadar şeytan olan Putin Rusyası ile görüşmelere başlıyor ancak önceki yönetimin Putin’i yemek için işbirliği yaptığı Avrupa ülkelerini tamamen dışarıda bırakıyor. Bırakın ortak hareket etmeyi, Arabistan’da Rusya ile pişireceği yemeği haber bile vermiyor.
Hal böyle olunca Avrupğa ülkeleri acil koduyla Fransa’da toplanıyor ve bu yeni dünya düzeninde ABD’siz ayakta kalma yollarını müzakere ediyor.
YA TÜRKİYE?
Çok kısa bir özetini geçtiğimiz bu tabloda Türkiye ya mevzunun henüz farkında olmadığı ya da söyleyecek sözü olmadığı için henüz İsmet İnönü’nün o sözünü dolaşıma sokmadı.
Evet, milli savunma hattında büyük gelişmeler sağladık.
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kriz yönetimi tecrübesi büyük ama...
TÜSİAD’a had bildirmek, belediyelere kayyım atamak, gazetecileri tutuklamak, CHP oyuncağıyla oynamak, çözüm süreci sakızını çiğnemek, koltuk kapma savaşları yapmak, mikro iktidarların devamını garantiye almanın çok daha elzem olduğu algısı var iktidar üzerinde.
Dogru ya da yanlış ama güçlü bir algı bu ve bazen algılar gerçeğin önünde koşar.
Algı şöyle;
Hele bir dalgalansın da durulsun, sonra o söz dolaşıma sokulur, illa ki bir yere hizalanma şansı yakalanır.
Ha…
Önleyici tedbirler, iddia edildiği gibi kurulan küresel masalarda ana aktör olmak, bölgesel lider küresel oyuncu ülke olmak falan…
Zamanı gelince yine konuşulur.
Ama henüz değil. Dünya baş döndürücü bir hızda değişirken ve onların zamanları hiçbir şeyi ıskalamaya yetmeyecek kadar azken bizde zamandan bol bir şey yok.
Bekleriz.
Olsun… Ne ABD ve Rusya arasında kurulan Ukrayna pazarlık masasında da bu masanın dışladığı Avrupa ülkelerinin Paris’te kurduğu masada da yokuz belki.
Ya da NATO dışında bir askeri pakt kurulsun ve Rusya tehlikesine karşı ABD’siz bu pakt devreye girsin teklifinde de yerimiz olmayabilir.
Ama dedik ya…
Bizde zamandan bol şey yok.
Az daha bekleyelim.
TURKTIME/PORTRE
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...